Bu kitap, 1980’li yıllarda dünya basınına “Uzbek Affair” (Özbek Davası) adıyla geçen, Rusların bütün Özbek Türklerini rüşvetçilik ve hırsızlıkla suçlayıp, binlerce insanı tutukladığı, sürdüğü, zulmettiği günlerin trajedisini; kimisi Ermeni asıllı olan Rus müfettişlerin, en büyük hırsız kendileri olmalarına rağmen hiç suçu günahı olmayan aileleri önce parçalayıp sonra yokettikleri yılların hikâyesini anlatmaktadır. Henüz Özbekistan’da dahi yayınlanmamış olan bu kitapta anlatılan olaylar -isimler hariç- aynen olmuş gerçek vâkıâlardır.
Şeytan mührünü vurdu Tarlabaşı’na… Beyoğlu’nun tekinsiz arka sokakları… Senenin ilk karı düşerken Tarlabaşı’nın yakışıklı delikanlısı katiline burukça güler ve ruhunu teslim eder. […]
Dostluk… Üç farklı yaşam tarzının birleştiği bir noktaOrta yaşı geride bırakmış, tüm yaşamları Beyoğlu’nda geçmiş üç arkadaş; Selim, Kenan ve Nihat. […]
Tasarlanmış cinayet iyi bir organizasyonu gerektirirDünyaca ünlü polisiye yazarı Agatha Christie İstanbul’da gizemli şekilde ortadan kaybolur. Yazarın on bir gün boyunca […]
Öykünün yalnız ve hayalperest anlatıcısı, Petersburg’un “beyaz geceler”inde sokaklarda dolaşırken Nastenka adında bir genç kızla tanışır. Nastenka da bir o kadar […]
Yazar olarak pek çok kusurum olduğunu biliyorum. Çünkü öncelikle ben kendim, hiç hoşnut değilim kendimden. Kendi kendimi tarttığım bazı anlarda, çoğu […]
“… bir roman yazmak üzereyim. Hem de öyle bir roman ki hayatın bizzat kendisini aksettirecek. İçinde hem romantizme, hem de realizme […]