Ufuksuz denizler, bitimsiz düşlere sürükler insanı bazen. Tıpkı kendisi gibi; uçsuz bucaksız, başlangıcı ve sonu olmayan, birbirine karışarak çoğalan sonsuz düşlere. Ölümse öğrenmenin en kısa yoludur kimi zaman…
Deneyimli avcılar Emrayin ve Mılgun küreklere asıladursunlar; ilk avının heyecanını yaşayan küçük Kirisk ile ömrünü düş kurmakla tüketmiş Orhan Dede’nin umutları, korkuları ve kuşkusuz hayalleri birbirine karışmış gibidir. Sonsuz beyazlığın orta yerinde yapayalnız kalan Kirisk, ilk avından eli boş dünmüş olsa da tüm dünyalarını sığdırdıkları küçük sandaldaki benzersiz yolculukları ona yaşamın anlamını kavrama gücünü bahşedecektir.
Çünkü bazen yaşatmak için ölmeyi bilmek gerekir!
Şeytan mührünü vurdu Tarlabaşı’na… Beyoğlu’nun tekinsiz arka sokakları… Senenin ilk karı düşerken Tarlabaşı’nın yakışıklı delikanlısı katiline burukça güler ve ruhunu teslim eder. […]
Dostluk… Üç farklı yaşam tarzının birleştiği bir noktaOrta yaşı geride bırakmış, tüm yaşamları Beyoğlu’nda geçmiş üç arkadaş; Selim, Kenan ve Nihat. […]
Tasarlanmış cinayet iyi bir organizasyonu gerektirirDünyaca ünlü polisiye yazarı Agatha Christie İstanbul’da gizemli şekilde ortadan kaybolur. Yazarın on bir gün boyunca […]
Öykünün yalnız ve hayalperest anlatıcısı, Petersburg’un “beyaz geceler”inde sokaklarda dolaşırken Nastenka adında bir genç kızla tanışır. Nastenka da bir o kadar […]
Yazar olarak pek çok kusurum olduğunu biliyorum. Çünkü öncelikle ben kendim, hiç hoşnut değilim kendimden. Kendi kendimi tarttığım bazı anlarda, çoğu […]
“… bir roman yazmak üzereyim. Hem de öyle bir roman ki hayatın bizzat kendisini aksettirecek. İçinde hem romantizme, hem de realizme […]