Bazen “gün uzar yüzyıl olur”. Bir güne kaç hatıra, kaç deneyim, kaç hikâye sığdırılabilir? Söz konusu olan uzun bir yolculuksa, sayısız… Yeri doldurulamaz bir geçmişi paylaştığı dostunun cenazesini taşıyan Yedigey’in yolculuğu, bütünüyle hayatı soruşturan bir yolculuk olacaktır elbette. Uzak hatıralardan söylencelere, acılı ölümlerden basit mutluluklara, maddi yoksulluklardan manevi zenginliklere, geçmişin özünde ve kıyılarında dolaştıran bir yolculuk…
Cengiz Aytmatov bu romanında, insanın en zayıf ve en güçlü, en özgür ve en bağımlı, en çok seven ve en kolay vazgeçen yanlarını derin ve çarpıcı bir dille anlatırken tıpkı bir madalyonun diğer yüzünü çevirir gibi içimizdeki “öteki”yi gözler önüne seriyor.
Şeytan mührünü vurdu Tarlabaşı’na… Beyoğlu’nun tekinsiz arka sokakları… Senenin ilk karı düşerken Tarlabaşı’nın yakışıklı delikanlısı katiline burukça güler ve ruhunu teslim eder. […]
Dostluk… Üç farklı yaşam tarzının birleştiği bir noktaOrta yaşı geride bırakmış, tüm yaşamları Beyoğlu’nda geçmiş üç arkadaş; Selim, Kenan ve Nihat. […]
Tasarlanmış cinayet iyi bir organizasyonu gerektirirDünyaca ünlü polisiye yazarı Agatha Christie İstanbul’da gizemli şekilde ortadan kaybolur. Yazarın on bir gün boyunca […]
Öykünün yalnız ve hayalperest anlatıcısı, Petersburg’un “beyaz geceler”inde sokaklarda dolaşırken Nastenka adında bir genç kızla tanışır. Nastenka da bir o kadar […]
Yazar olarak pek çok kusurum olduğunu biliyorum. Çünkü öncelikle ben kendim, hiç hoşnut değilim kendimden. Kendi kendimi tarttığım bazı anlarda, çoğu […]
“… bir roman yazmak üzereyim. Hem de öyle bir roman ki hayatın bizzat kendisini aksettirecek. İçinde hem romantizme, hem de realizme […]