Hiç beklenmedik bir anda felç geçirip öldüğünde henüz
58 yaşındaydı. Yaratıcılığının doruğundaydı ve belki de
en büyük eserini yazıyordu. Büyük bir üne ve servete
kavuşmuştu. Geniş bir çevresi; doğal olarak dostları, düşmanları
ve rakipleri vardı. Charles Dickens’ın böyle bir ortamda
bir anda ölmesi, çeşitli söylentilere ve spekülasyonlara yol açtı. Aradan geçen yaklaşık yüz elli yıl boyunca, ölümü ve bitirmeye fırsat bulamadığı son romanı Edwin Drood’un Gizemi etrafında, bugün bile tam kalkmamış kalın bir sır perdesi oluştu. Bazıları
işi, Dickens’ın Edwin Drood’un Gizemi’nde “kendi ölüm kehanetini” yazdığını söylemeye kadar vardırdı.
Edwin Drood’un Gizemi
Otoriteler tarafından klasik anlamda ilk “gerçek” polisiye roman sayılan Edwin Drood’un Gizemi’nin yarım kalmış olması kitabı gerçek bir gizem haline getirdi. Aradan geçen bir buçuk asır boyunca kitap hakkındaki tartışmalar hiç hız kesmeden
günümüze kadar sürdü. Farklı yazarlar tarafından yazılan “devam” metinlerinin sadece tanınmış olanları bile 150’den fazladır.
İlki Dickens’ın ölümünden hemen sonra, 1870 yılında
T.C. De Leon tarafından ABD’de yayımlanmıştı. Sonuncusu ise Ulrike Leonhardt tarafından 2001 yılında Almanya’da yayımlandı. Bunların hiçbiri meraklıları ve eleştirmenleri tatmin etmedi. Geriye yine eserin aslı, her cümlesinde Charles Dickens’ın parlak dehasını yansıtan Edwin Drood’un Gizemi kaldı.
Şeytan mührünü vurdu Tarlabaşı’na… Beyoğlu’nun tekinsiz arka sokakları… Senenin ilk karı düşerken Tarlabaşı’nın yakışıklı delikanlısı katiline burukça güler ve ruhunu teslim eder. […]
Dostluk… Üç farklı yaşam tarzının birleştiği bir noktaOrta yaşı geride bırakmış, tüm yaşamları Beyoğlu’nda geçmiş üç arkadaş; Selim, Kenan ve Nihat. […]
Tasarlanmış cinayet iyi bir organizasyonu gerektirirDünyaca ünlü polisiye yazarı Agatha Christie İstanbul’da gizemli şekilde ortadan kaybolur. Yazarın on bir gün boyunca […]
Öykünün yalnız ve hayalperest anlatıcısı, Petersburg’un “beyaz geceler”inde sokaklarda dolaşırken Nastenka adında bir genç kızla tanışır. Nastenka da bir o kadar […]
Yazar olarak pek çok kusurum olduğunu biliyorum. Çünkü öncelikle ben kendim, hiç hoşnut değilim kendimden. Kendi kendimi tarttığım bazı anlarda, çoğu […]
“… bir roman yazmak üzereyim. Hem de öyle bir roman ki hayatın bizzat kendisini aksettirecek. İçinde hem romantizme, hem de realizme […]