“Ustaca işlenmiş sürükleyici bir hikâye. Okurlara bir armağan.” Rafia Zakaria “Derin kesen ince bir hançer bu kitap.” Keija Parssinen Edebiyatımızın usta kalemi Zülfü Livaneli’den güçlü bir aşk ve inanç hikâyesi.
Ünlü edebiyatçı bu kez kalemini sınırboylarında gezdiriyor. Ortadoğu’daki savaşın ve IŞİD zulmünün en çok
etkilediği insanların, Ezidi kadınların ve çocukların yaşadıklarını cesurca aktarıyor.
İstanbul’da gazetecilik yapan İbrahim, bir sabah, çocukluk arkadaşı Hüseyin’in ölümünü haber masasında buluyor.
İşte bu ölüm, İbrahim’i neredeyse tüm bağlarını kopardığı köklerine, Mardin’e doğru bir yolculuğa çıkarıyor ve
Meleknaz’la tanışmasını sağlıyor. İbrahim, ölmüş arkadaşının sevdasını devralır gibi Meleknaz’a âşık oluyor ve giderek Hüseyinleşiyor.
Huzursuzluk, bir yandan Ortadoğu’nun en insafsız hallerini, savaşı, yokluğu, mülteci kamplarını ve kadın
düşmanlığını gözler önüne seriyor; diğer yandan Mezopotamya topraklarının geçmişine ve bugününe empatik, sorgulayıcı bir bakış sunuyor. İnsan doğası üzerine destansı bir anlatı sunan Livaneli, asırlardır bu coğrafyada yaşayan halklara, tarihlere, inançlara ve hikâyelere ses veriyor.
Türkiye’de yayımlandığı günden itibaren büyük yankı uyandıran, çevirileriyle dünya çapında okurlarla buluşan
Huzursuzluk, son olarak İngilizceye çevrilerek yayınlandığı ABD’de büyük övgüler aldı.
Şeytan mührünü vurdu Tarlabaşı’na… Beyoğlu’nun tekinsiz arka sokakları… Senenin ilk karı düşerken Tarlabaşı’nın yakışıklı delikanlısı katiline burukça güler ve ruhunu teslim eder. […]
Dostluk… Üç farklı yaşam tarzının birleştiği bir noktaOrta yaşı geride bırakmış, tüm yaşamları Beyoğlu’nda geçmiş üç arkadaş; Selim, Kenan ve Nihat. […]
Tasarlanmış cinayet iyi bir organizasyonu gerektirirDünyaca ünlü polisiye yazarı Agatha Christie İstanbul’da gizemli şekilde ortadan kaybolur. Yazarın on bir gün boyunca […]
Öykünün yalnız ve hayalperest anlatıcısı, Petersburg’un “beyaz geceler”inde sokaklarda dolaşırken Nastenka adında bir genç kızla tanışır. Nastenka da bir o kadar […]
Yazar olarak pek çok kusurum olduğunu biliyorum. Çünkü öncelikle ben kendim, hiç hoşnut değilim kendimden. Kendi kendimi tarttığım bazı anlarda, çoğu […]
“… bir roman yazmak üzereyim. Hem de öyle bir roman ki hayatın bizzat kendisini aksettirecek. İçinde hem romantizme, hem de realizme […]